fbpx

Merhabalar,

Bugün size neredeyse Acun ile Şeyma Subaşı’nın boşanma haberi kadar revaçta bir dış ticaret konusuyla ulaşıyorum.

Dış ticaretle ilgilenenleriniz muhakkak duymuştur, saman alevi gibi bir anda kuvvetli bir şekilde alev alan bir konu bu ve şu an alevler sönmüş olsa da ateş için için yanmaya devam ediyor, an itibariyle belirli bir süreç dahilinde konu ilgili taraflar arasında çözülmeye çalışılıyor, umarım fırtına öncesi sessizliği değildir bu sessizlik.

Konuyu atladık değil mi? Tamam, sadede geliyorum, konumuz teslim şekilleriyle ilgili, yine! ???? Fakat bu sefer durum farklı.

09/11/2018 tarihinde, Orta Karadeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü tarafından bağlantılı gümrük idarelerine, 36653135 sayılı bir talimat yazısı gönderildi. Bundan bir müddet sonra da Samsun Gümrük Müdürlüğünden, aynı konu ile ilgili bir başka yazı ilgili mercilere iletildi. Bu yazılar ile DAP, DAT ve DDP teslim şekillerinde ithalat gerçekleştirmiş olan alıcıların mallarını sigorta ettirip ettirmediklerinin tespiti soruluyordu. Söz konusu teslim şekilleri dahilinde işlem yapan alıcılardan sigorta yapılıp yapılmadığı, yapılmayıp karşı taraftan yapıldı ise sözleşme metni ya da sigorta bedelinin ödendiğine dair bir belge, kayıt, beyan, vb. istenmekte idi.

Peki, gümrükler, sigorta yapılıp yapılmadığını, yapıldı ise parasının ödenip ödenmediğini niye soruyorlar? İthalat yapanlarınız zaten biliyordur ben ithalatçı olmayanlar için yazayım, ithalatta gümrük vergi matrahı CIF kıymeti üzerinden belirlenir. Diğer bir deyişle, ithalat aşamasında ödenecek gümrük vergisi, malın fob bedeli, navlun ve sigorta ücretlerinin toplanması ile elde edilen tutar üzerinden tahsil edilir. İşte bu yüzden, söz konusu teslim şekillerinde sigorta yapılıp yapılmadığı ya da sigorta için ücret ödenip ödenmediği sorulmaktadır. Keza eğer bu ücret beyan edilmedi ise vergi eksik ödendi demektir ve buradan hareketle KDV matrahı da eksik olacaktır, çünkü bildiğiniz gibi, dünyanın başka hiçbir ülkesinde olmayan verginin vergisinin tahsili söz konusudur. Gümrük vergisi matrahı, sonraki adımda KDV matrahını teşkil etmekte ve eksik hesaplanması KDV matrahının da az hesaplanmasına ve vergi kaybına sebebiyet vermektedir.

Buraya kadar yazılanlardan sonra aklınıza şöyle bir soru takılmış olması lazım. “ İyi de 11 tane teslim şekli var hepsinde sigorta şartı yok ki. Bunların vergisi nasıl ödeniyor? “ . Doğru bir soru, keza CIF ve CIP dışında hiçbir teslim şekli sigorta yapılmasını şart koşmamaktadır. Aslında bir de şöyle bir soru gelmesi lazımdı, soran olduysa teşekkür ederim, “Ya iyi de, D’li teslim şekillerinde zaten teslim noktasına kadar tüm sorumluluk ve risk satıcıya ait değil miydi?”.

İşte asıl sorun da burada patladı zaten ama buna sonra değineceğim, şimdi gümrük vergisi nasıl hesaplanıyor onu aktaracağım. Eğer teslim şekli CIF ya da CIP değilse o zaman gümrüğe, fatura FOB bedeli üzerinden sigorta için %3 emsal bedel, navlun için de %7 emsal bedel tayin edip toplamda mal bedelinin %10 fazlası bir rakamı beyan etmemiz gerekiyor. Kısaca teslim şekli FOB olan 100.000,00$’lik bir malın gümrük vergisi 110.000,00$ üzerinden yaplıyor. Bu uygulamanın ne kadar doğru olduğu bir başka yazının konusu olabilir dolayısıyla burada değinmeyeceğim.

Gelelim D’li teslim şekillerinde niye sigorta gerektiğine. Bunca yıldır dış ticaret camiası meğer uyuyormuş çünkü gerçekten de INCOTERMS 2010 CIP ve CIF teslim şekilleri dışındaki hiçbir teslim şeklinde satıcıya sigorta yapma zorunluluğu getirmiyor. Peki bu durum daha önce nasıl oldu da anlaşılamadı, nasıl oldu da bunca yıl kimse bu duruma resmi anlamda dikkat çekmedi orası muamma. Tedbiren EXW teslimde bile sigorta yaptıran satıcı var ama genel uygulama olarak böyle bir durum yoktu, hatta gümrüğün kendi sisteminde bile D’li teslim şekli girildiğinde ilgili hanelerde sigorta sekmesi işlevsiz durumda idi. F grubu ve CIF ve CIP dışındaki C grubu teslim şekilleri için zaten bir sorun yoktu çünkü bunlarda zaten teslim, dolayısıyla risk ve sorumluluk ilk aşamalarda gerçekleşiyor ( satıcının fabrikası – alıcının gümrüklü sahası) alıcı zaten sigortasını yaptırıyor ya da emsal değer beyan ederek işlemini yapıyordu. Asıl sıkıntının D grubunda çıkmasının sebebi de şu, INCOTERMS D’li teslim şekillerinde her ne kadar satıcının alıcı lehine sigorta düzenletmek mecburiyeti yoktur dese de diğer taraftan aynı teslim için sözleşmede teslim için belirtilen yere kadar üstlenilmesi gereken tüm risk ve sorumlulukları satıcı karşılar yazıyor.

INCOTERMS nezdinde de riskin tek bir anlamı vardır o da malın zayi olmasıdır.

Aslına bakarsanız hiçbir tacirin gerek satıcı gerek ise alıcı olsun malını sigorta ettirmeyip o denli büyük bir risk alması çok da akla yatkın gelmiyor. Ayrıca zaten her türlü taşıma modunda nakliye şirketlerinin üye oldukları konvansiyonlar dahilinde mevcut mevzuat gereği uymakta oldukları sigorta zorunlulukları var, bunlar tüm malı kapsayabilecek büyüklükte değiller ama sonuçta bir sigorta var. Şimdiye kadar zaten “tüm risklerin ve sorumlulukların satıcı tarafından karşılanması gerekir” ibaresi de sigortanın da bu kapsama dahil olduğu ve satıcı tarafından yaptırıldığı ve ücretinin de faturaya dahil olup alıcı tarafından zaten ödendiği yanılgısına sebep oluyordu. İşte bu yanılgı bir gümrük görevlisinin dikkati ve belki de devletin para ihtiyacı dolayısıyla son buldu. Bu durum ister istemez tüm gümrüklere yayılacak o yüzden sektörde faaliyet gösteren meslek grupları şimdiden bakanlıkla (Ekonomi Bakanlığı – Gümrükler Genel Müdürlüğü) ile yazışmalara başladı ve henüz ortada alınmış bir karar ya da kesilmiş bir ceza yok. Çok çeşitli görüşler havada çarpışıyor, bu belirsizlik ortamında bir tavsiyede bulunmak da zor ama ne demişler; “En kötüsüne hazırlıklı ol ama en iyisini bekle”. Sonuçta devletin kararının bağlayıcı olacağı bir gerçek. Dolayısıyla bu tarz durumda olan ithalatçılara verilebilecek tavsiye satıcıdan, malları için sigorta yaptırdıklarını ve bunun ücretini de ödediklerine dair bir beyan temin etmek veya daha da garantilisi malın faturasına maliyet kırılımı istemek ve mal bedeli, navlun, sigorta ve sair giderlerin ayrı ayrı belirtilmesini talep etmek olacaktır. Bu sayede olası bir ceza kararından kurtulunacaktır.

Haluk Turanlı – Gümrük ve Dış Ticaret Uzmanı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir