
Bilgi ekonomisinin günden güne değer kazandığı yeni dünya düzeninde fikri mülkiyet haklarına verilen öneminin giderek arttığını görmekteyiz. Bununla birlikte, içerdiği %80’lik eşsiz teknik bilgi havuzu ile bilim ve teknolojiye ayak uydurmamıza rehberlik eden patentlerin sayısı da hızla artmaktadır.
Kalan %20’lik bölümü oluşturan makale, bilimsel yayın ve diğer bilgilerle yol almak, yaratıcı inovasyonu üretmekte tek başına yeterli olmamakla birlikte sadece araştırma bulgularına odaklanmaktadır. Gözden kaçırılamayacak düzeyde önem arz eden patent dokümanları ise buluşun nasıl gerçekleştirildiğine dair bilgileri bizlere sunmaktadır. Mevcut örneklere ve istatistiklere bakıldığında bu tezin doğrulandığını, bilimsel yayınlardaki teknik verilerin tek başına yeterli olmadığını ve bu noktadaki en önemli unsurun AR-GE çalışmaları öncesi iyi bir patent araştırması yapılması gerektiğini görmekteyiz.

AR-GE sonuçlarının tekrarlanması, maddi ve zaman olarak ciddi kayıplara neden olmaktadır. Türkiye’de 2019 yılı açıklanan rakamlara göre 4 milyar dolar! Evet, Amerika’yı yeniden keşfetmek için yıllık harcadığımız rakam tam olarak bu kadar. Teknoloji transfer ofisi ProVendis ve Avrupa Patent Ofisi (EPO)’nin açıkladığı verilere göre ise bu Avrupa’da yıllık ortalama 60 milyar EUR’dur.

Her şeyden önce ‘’patent araştırmasının ve patent okumasının önemi’’ne değinerek başlamamız gerektiğini düşünmekteyiz. Bilimsel literatürü tamamlayan patent dokümanları ile büyük çözümlerin pek çoğuna ulaşmak mümkündür. Daha somut örneklerle açıklamak gerekirse;
2000 yılında, uçak tekerleklerinin yere değdiklerindeki mevcut yüksek hızları nedeniyle aşırı aşınması (veya hatta patlaması) problemine çözüm getiren bir buluş için patent başvurusu yapılmıştır (US18333019). Buluş, lastiklerin yan taraflarına yerleştirilen küçük cepler sayesinde, tekerleğin, fazladan bir elektrik motoruna ihtiyaç duymadan rüzgârda dönmesini sağlamaktadır. Buluş sahibinin gözünden kaçırdığı önemli detay ise söz konusu buluşun uçak teknolojisinin ilk yıllarında çoktan yapılmış olmasıydı (GB2365393). 1929 yılında aynı buluşu tanımlayan bir ABD patent başvurusu yapılmıştır ve koruma süresini miadını doldurmuş artık kamunun kullanabileceği duruma gelmişti.

Buna benzer on binlerce örnekten yola çıkarak görülmektedir ki;
- Yeni bir ürün geliştirmeden önce zaman ve mali kayıpların önüne geçmek için patent literatürü detaylıca gözden geçirilmeli.
- Çözümlenmesi amaçlanan problem bir başka patent ile çoktan çözülmüş ve hatta artık süresi dolmuş ve ücretsiz kullanıma sunulmuş olabilir.
- Koruma süresi devam ediyorsa, patent koruması olan diğer şirketlerin hakkına ihlal yolu ile tecavüz etmekten alıkoyar.
- Yine koruma süresi devam ediyorsa, daha inovatif çıktılar ortaya koyabilmemize olanak sağlar.
- Sektörleri ve ilgili alanları domine eden firmaları görmemizi sağlar.
- Rakiplerin kimseye açmadıkları AR-GE stratejilerinin tahmin edilmesinde rehberlik eder.
- Daha güçlü bir teknoloji stratejisi geliştirilmesinde bir öncülük eder.
- Buluşunuzun yenilik derecesinin ve koruma kapsamının belirlenmesinde tek sağlıklı yoldur.
- Uzun uğraşlara değecek de olsa patent dokümanları okunmaya değer.
Patent dokümanları sadece patent uzmanları ve buluşçu camiası için değil; inovasyon, teknoloji, bilim ve üretimin içinde yer alan, daha iyiyi ve yenilikçi geliştirmeleri hedefleyen herkes için önemli ve gereklidir.

Yukarıda aktarıldığı üzere değeri paha biçilemez olsa da maddi olarak ifade etmek gerekirse,
J.K. Rowling Harry Potter ile kendi hayal gücü yani fikri mülkiyeti 750 milyon EURO, Çeşitli patent, tasarım, marka ve teliflerle Coca Cola 70 milyar dolar, Apple ise 2 trilyon dolar değerindedir.
Günümüzde 1 kg altının yaklaşık 53 bin EURO olduğunu düşünerek yola çıktığımızda, maddi değerinin boyutu daha iyi anlaşılmaktadır.
Kaynaklar:
- Avrupa Patent Ofisi İstatistikleri (EPO)
- https://www.patentamt.at/
- WIPO İstatistikleri
- Espacenet
- Espacenet
Tuğba Ebru Uzal – Marka ve Patent Uzmanı